Spinal Dar Kanal (Spinal Stenoz)
Sinir sistemimizi çok özet olarak anlatırsak; beynimizden çıkan omurilik omurgamız içindeki bir kanaldan aşağıya, genellikle L1 seviyesine iner. Bu seviyenin altında omurilik yoktur ama yine de bacaklarımızın hareketini ve idrar ve gaitamızı tutmamıza yarayan sinirler, her seviyede bir çift azalarak kuyruk sokumu kemiğimizin altına dek devam eder. İçinde omurilik ve sinirleri barındıran tüp şeklindeki bu yapıya “spinal kanal” diyoruz.
Omurgamız, her omur arasında eklemlerden oluşur. Bu eklemlerin yıllar içinde aşınıp yaşlanarak içe doğru genişlemesi ya da belimizdeki disklerin eskimesine bağlı fıtıkların kanalı kısmen işgal etmesi kanalın daralmasına neden olur. Buradaki sinirlerin sıkışmasını biz ağrı olarak hissederiz.
Kanalın en dar olduğu zaman ayakta durma ve yürüme sırasındadır. Bu nedenle, dar kanalı olan hastalar otururken nispeten rahat olup, ayakta dururken ve hele yürürken bacaklarında giderek şiddetlenen ağrıdan yakınırlar. Damar darlığı ağrısından farkı, hasta hareket etmese de yalnızca ayakta durma ile ortaya çıkmasıdır.Beldeki dar kanal, çok çok ileri seviyelere gelmedikçe gerçek bir felç ile sonuçlanmaz. Ancak, hastalar ayağa kalkmak ve yürümek ile şiddetli ağrıları olduğundan, zaman içinde tüm aktivitelerini kaybederek neredeyse yatalak hale gelebilirler.
Dar kanal, yaşam kalitesini ciddi olarak etkileyen bir hastalıktır ve ideal tedavi, yaşamınız etkilenmeye başlar başlamaz cerrahi tedavi görmektir. En iyi tedavi sonuçları bu hastalarda alınmaktadır.
Ergenlik Çağı İdiopatik Skolyozu
Çok sık rastlanan genetik temelli bir hastalıktır. Kesinlikle bir duruş bozukluğu değildir, çok ciddiye alınması gereken bir durumdur.
Öncelikle, skolyoz hastalarının genel sağlıklarının bu durumdan etkilenmesi olasılığı çok azdır. Skolyozların büyük bir çoğunluğu herhangi bir tedaviye gerek olmaksızın belli bir derecede durur ve hastanın hayatını herhangi bir şekilde olumsuz yönde etkilemez. Bir kısmı ise, ergenlik çağındaki hızlı boy uzamasından da etkilenerek ilerler tedavi gerektirir.
Erken dönemde görülen ve ilerleyerek ciddi bir boyuta ulaşacağı düşünülen hastalarda bu ilerleme durumunu engellemek amacıyla uygulanan tedavilerde genellikle korse kullanılır ve çocukların yaklaşık üçte birinde gerçekten etkin olabilir. Artık kritik dereceyi aştığı düşünülen skolyozlarda hem ilerlemeyi engelleme hem de deformiteyi düzeltme amacıyla ameliyata başvurulur.
Ameliyat genellikle, bel eğrilikleri 40 dereceyi, sırt eğrilikleri ise 50 dereceyi aşan hastalarda önerilir. Skolyoz tedavisinde korse kullanımı ya da cerrahi hastaya verilmiş bir ceza değildir, hastanın mevcut bir sorununu çözmek için önerdiğimiz oldukça güvenli tedavilerdir.
Skolyoz hastaları ne olursa olsun rahatsızlıkları ilerlese de ilerlemese de, tedavi gerektirse de gerektirmese de; normal hayatlar sürerler. Skolyoz kalıcı sakatlık bırakan bir hastalık değildir.
Erişkinlerde Omurga Eğriliği
Omurga eğrilikleri (skolyoz yada kifoz) erişkinlerde de görülen hastalıklardır ve genellikle çocukluktan yada ergenlikten gelen bir eğriliğin erişkin yaşlarda da devam etmesi yada ilerlemesi veya erişkin yaşlarda, özellikle yaşın ilerlemesi ile hastanın omurgasının deforme olması ile ortaya çıkarlar.
Zaman içinde eğrilik ile birlikte gelen aşınma ve artritler bel ve sırtta, eşlik eden kanal daralmaları da bacaklarda ciddi ağrılara neden olabilir. Ağrı, başlı başına bir sorundur ve rahatsız edici bir düzeye gelirse mutlaka çözülmesi gerekir. Ağrı yada ciddi öne eğilme nedeniyle hastalar günlük yaşam aktivitelerini (alışveriş, yemek yapma, işe gitme, yürüme ve hatta ileri durumlarda tuvalet ihtiyacını giderme) yapamaz hale gelebilirler. Çok ileri kamburluklar, hastaların göğüs kafeslerini daraltarak ciddi solunum ve kalp sorunlarına neden olabilir.
Her iki tipte de önemli olan hastada bir eğriliğin bulunması değil, hastanın bu eğrilikten dolayı bir rahatsızlığının olmasıdır. Omurga eğrilikleri hastayı görüntü olarak olumsuz yönde etkileyebilir. Bu durumu kesinlikle küçümsememek gerekir, hepimiz kendimizi beğenmek ve beğenilmek isteriz, bu hayatımızdaki en önemli unsurlardan biridir.
Bu durumlardan hiçbiri mevcut değilse; hasta görüntüsünden memnunsa, ağrısı yoksa, normal hayatına devam ediyorsa formda kalmak için düzenli spor yapma dışında herhangi bir tedavi önermiyoruz.
Ama, bu durumlardan en az bir tanesi mevcut ise, o zaman tedavi gerekir. Erken ağrılar genellikle düzenli spor ve egzersiz programlarına cevap verirler, ama eğer artık cevap alınamıyorsa yada görünümden memnun olmama, hayatın zorlaşması vb. bir durum söz konusu ise o zaman cerrahi uygulanması önerilir.
Bu hastalık için uygulanan cerrahilerin sonuçları hastanın yaşına ve ameliyata geldiği zamanki durumuna çok bağlıdır. En iyi sonuçlar hastanın yaşam kalitesinin ileri derecede bozulmadığı ve ek hastalıkların cerrahi riskini ciddi derecede arttırmadığı hastalarda alınmakta. Bu nedenle hastalarımızın, hayatlarında olumsuz etkilenme başladığı zaman daha fazla beklemeden tedavi olmayı düşünmelerini öneriyoruz.